Hukuk, toplumun kültürel birikiminin düzenlediği 
                                kurallar bütünüdür. Adalet ise geçmişten 
                                geleceğe uzanan, asırlar boyu geçerliliğini her 
                                alanda koruyan kavramdır. Ekonomide Adalet, 
                                Gelir Dağılımında Adalet, Hak da Adalet, Vergi 
                                toplama da Adalet, Ücrette Adalet, Aşkta Adalet, 
                                Hak aramada Adalet, Bölgeler arası Adalet, 
                                Kalkınma da Adalet, Rekabette Adalet gibi adalet 
                                başlığı adı altında toplanabilecek daha onlarca 
                                kavram bulmak mümkün. Kanaatimizce tüm bu 
                                kavramlar "Hukukta Adalet" ana başlığı altında 
                                düşünülmeli; pek de alışık almadığımız bir 
                                şekliyle.
                                
                                Günümüz dünyasında sıkça duyduğumuz istihdam, 
                                rekabet, ekonomik büyüme, toplumsal refah, 
                                dengeli, adil ve sürekli kalkınma gibi daha bir 
                                sürü kavram "verimlilik" kavramıyla ilintili 
                                değil mi?
                                
                                "Verimlilik artışı bir ülkenin kalkınması, 
                                büyümesi ve yaşam standartlarını geliştirmesi 
                                açısından en olumlu bir faktördür (x)" diyen Dr. 
                                Halit Suiçmez'in bu tespitine katılmamak mümkün 
                                mü? Her şey yaşananlara nereden baktığımıza 
                                ilgili ... Ancak tüm bunlar bir düzen ve normlar 
                                bütünü ile hayat buluyor. Normlar çağa uymazsa, 
                                kültürel birikime cevap vermezse, uygulayan 
                                kadro duygusal akıldan arınmamışsa ve tarafsız 
                                değilse, hedefe giden yolun sonu maalesef 
                                dağılma ve iflastır. Zaten hukuk da en kaba 
                                tarifiyle, toplumların milletleşme sürecinde, 
                                yaşanarak ortaya çıkan değerler manzumesinin 
                                yazılı hale getirilerek yarınlara aktarılması 
                                değil midir?
                                
                                İzmir I. İktisat Kongresi ile başlayan 
                                liberalleşme politikalarını takip eden AB Uyum 
                                yasaları ile hayata geçirilen yasal 
                                düzenlemeler! toplumda ne kadar kabul görmüştür? 
                                Yasama organımız Türkiye Büyük Millet 
                                Meclisi'nde üç defa '1" den başlayan kanun 
                                sayısı bugün neden binlerle "3"cü defa ifade 
                                edilmektedir. Batı demokrasilerinde, yaşayan 
                                hukuk normlarında Ceza Hukukuna ait düzenlemeler 
                                artarken ülkemizde tam aksine özel hukuk 
                                düzenlemeleri artmaktadır. Yüksek Yargıda Ceza 
                                Hukukuna bakan daire sayısı Demokratik ülkelere 
                                göre neden azdır?
                                
                                "Tüm bunların verimlilik-hukuk düzleminde nasıl 
                                bir irtibatı vardır?" sorusu mutlaka 
                                sorulmalıdır. Toplum olarak "sonuca odaklı" 
                                düşünce yapımız nedeniyle, birileri bizim 
                                adımıza düşünüp karar vermekte, bize de ortaya 
                                çıkanı uymak ya da onu konuşmak düşmektedir. Bu 
                                bağlamda "Sermaye-İşletme-Verimlilik-Karlılık" 
                                denklemi bir sonuçtur. Bu denklem, günümüzdeki 
                                küresel ekonomik çöküşün en önemli sebebidir. 
                                Neden? Çünkü "hak" kavramının olmadığı bir 
                                anlayışla adaleti tesis edemezsiniz. Büyürsünüz, 
                                güçlenirsiniz, ancak güçlü olduğunuzu sandığınız 
                                anda en zayıf halinizi göremezsiniz. Çoğu 
                                işletmeler, mal üretemedikleri yahut ürettiği 
                                mal ve hizmeti satamadıkları için değil, nakit 
                                sıkıntısı içine düştükleri için iflas 
                                etmektedirler. Hakça bölüşüm konusunda küresel 
                                ekonominin sonuçlarından birisi olan ve dünya 
                                ekonomisine uyum adına Türkiye'ye dayatılan 
                                "emek ücretinin düşürülmesi" çalışmaları, sanki 
                                krizden çıkışın tek reçetesi olarak 
                                sunulmaktadır. Batıda ve ülkemizdeki "harcama 
                                kampanyaları" malum. Ancak bunlar, yaraya tuz 
                                basmaktan öte geçememişlerdir.
                                
                                İşte, hukuk ve verimlilik kavramları burada 
                                kendisini hissettirmektedir. Verimlilik, 
                                karlılık mıdır, yoksa hakça paylaşım mı? 
                                Vatandaşlar ya da işletmeler, herkes adalet 
                                çarkından şikâyetçi! Sorunun çözümü 
                                noktasındaysa üzerinde düşeni yapanların sayısı 
                                parmakla sayılacak kadar az.
                                
                                Hukuku, genellikle taraflar, kurallar 
                                manzumesini bozmaları halinde hatırlar ve soluğu 
                                derhal mahkemelerde alırız. Bir ülke düşünün, 
                                vatandaşlarının neredeyse yarısı birbiri ile ya 
                                icralık ya mahkemelik olmuş, yani adalet arıyor.
                                
                                Hukuktaki verimlilik ihtiyacı da işte tam burada 
                                karşımıza çıkıyor. Davanın en kısa zamanda ve 
                                tarafların ve kamunun vicdanını rahatsız 
                                etmeyecek bir şekilde sonuçlanmasıyla, adalet 
                                şeklen sağlanmış olacaktır. Unutulmamalıdır ki, 
                                geciken adalet, adalet değildir. Ancak 
                                unutulmaması gereken bir başka konu ise, verilen 
                                hükmün gerçekten ADİL olması gerekmektedir. Yani 
                                hüküm kuranlar tarafsız, yasaya, genel ahlaka, 
                                baskıya maruz kalmadan hüküm kurmalıdır.
                                
                                Bu amaca matuf olarak, Anglo Sakson kültüründen 
                                kaynaklanan "alternatif uyuşmazlık yolları" 
                                ülkemizde de uygulanmaya çalışılmaktadır. 
                                Halbuki kendi kültürümüzce mas edilmiş 
                                uygulamalar geliştirilerek ve düzenlenerek, 
                                istenilen verimlilik düzeyine ulaşılabilir. 
                                Zaten "Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP)" de bu 
                                amaçla hayata geçirildi. Proje uygulamada. Ancak 
                                çözüm üretmesi için uygulanan projenin kendisi 
                                bir sorun haline gelmiş durumda.
                                
                                Günümüzde mahkemeler tarafların sekreteryası 
                                gibi çalışır. Yargı sisteminde sistemin ayrılmaz 
                                bir parçası olan avukatlık maalesef sistemin 
                                dışındadır. Mahkemelerin iş yoğunluğu biliniyor. 
                                UYAP gibi, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları 
                                gibi gayretler var. Fakat kültürel doku izin 
                                vermediği için bu uygulamalardan pek sonuç 
                                alınamıyor. Öte yandan bir uyuşmazlık müessesesi 
                                olan tahkim, istenilen sonuca ulaşmamaktadır. 
                                Zamanla başarıya ulaşması mutlak olan bu tür 
                                düzenlemelerin eksikliklerini ortadan 
                                kaldırabilmek amacıyla, mevcut durumun 
                                iyileştirilmesi bir geçiş dönemi ile birlikte 
                                paralel planlama yapılmalıdır.
                                
                                Konuyla ilgili olarak birkaç örnek vermek 
                                gerekirse; mevcut durumun iyileştirilmesi 
                                amacıyla, vatandaşlık numarası ve UYAP 
                                uygulamasına acilen işlerlik kazandırılmalıdır. 
                                Tebligat adreslerinin UYAP veri tabanındaki 
                                adreslerle uyumlu hale getirilmesine ve 
                                tebligatların bu adreslere yapılmasına dair 
                                düzenlenmeler acilen gerçekleştirilmelidir. Her 
                                ne kadar son dönemde buna ilişkin çalışmalar var 
                                ise de maalesef yetersiz olup her yeni uygulama 
                                yeni bir sorunlar yumağı oluşturmaktadır. İdari 
                                yargıda uygulanan havale sistemi, adli yargıda 
                                da uygulanmalı; böylece mahkemelerin ve 
                                kalemlerin gereksiz meşguliyeti önlenmelidir. 
                                Avukatın belge ve bilgi toplaması sağlanmalıdır. 
                                Avukatın vekil sıfatıyla tasdiklediği suretlerin 
                                teyidinin mahkemece yapılması uygulamasından 
                                vazgeçmeli, aksini iddia eden tarafın önü 
                                açılmalıdır. Çünkü Vergi Mevzuatı ve Bankacılık 
                                Kanunu "sır" kavramının arkasına sığınarak, 
                                belge ve bilgiye ulaşılmasına engel olmakta, 
                                Bilgi Edinme Kanununun uygulanmasında güçlükler 
                                yaşanmaktadır.
                                
                                Mahkemelerde, duruşma açılmadan tüm delillerin 
                                toplanması, davacının tüm delillerini ve karşı 
                                tarafın delillerine karşı varsa tüm delillerini 
                                ilk duruşma gününe kadar tamamlaması yönündeki 
                                HUMK düzenlemesi özellikle Hakimler tarafından 
                                uygulamalı ve bu düzenlemeye işlerlik 
                                kazandırılmalıdır. Her ne kadar yeni 6100 Sayılı 
                                HMK bu konuyu düzenlese de alışkanlıklarını 
                                devam ettiren mahkemeler maalesef yeteri kadar 
                                kuralı uygulamamaktadır.
                                
                                Adli tebligat kurumunda yaşananlar göz önünde 
                                bulundurularak; ''yok'' gösterilen tebligatların 
                                yapılamamasına sebep olan uygulama vatandaşlık 
                                numarası uygulaması ile mutlak uygulanır hale 
                                gelmelidir. HUMK'da var olan "celse cezası" 
                                uygulaması, hüküm ile birlikte bir kısım 
                                masrafların davayı kazanan tarafa da yüklenmesi 
                                şeklinde uyarlanmalıdır. Kalem personeline 
                                halkla ilişkiler eğitimi verilmelidir. Müşavir 
                                avukatlık uygulaması tek başına değil; özellikle 
                                şirketlerin mali müşavirleri ile birlikte hukuk 
                                müşavirliği hizmetinin alınması konusunda teşvik 
                                edici uygulamalar getirilmelidir. Bu konuda 
                                “Önleyici Avukatlık” tanımı yapılmalıdır. Sorun 
                                çıktıktan sonra hukuka müracaat etmek yerine 
                                sorunu yaşamadan önce hukuka uygun hareket etmek 
                                için Avukatlık Mesleği kılavuz meslek haline 
                                gelmelidir.
                                
                                Bu tür düzenlemeler sorunları kaynağında çözecek 
                                yolu açacak, adalet mekanizmasının işlerliğini 
                                artıracak, adaletin tam zamanında ve kamu 
                                vicdanını rahatsız etmeyecek şekilde tecellisini 
                                sağlayacak, hukukta özlenen verimlilik düzeyinin 
                                yakalanmasını temin edecektir.
                                Av. Dursun Yassıkaya
                                
                                Suiçmez, Dr. Halit, MPM Yayınları, No: 707, 
                                Ankara 2009
                                
                                (Bu makale, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 
                                Anahtar Dergisinde yayımlanmıştır)...  
'Av. Dursun YASSIKAYA'
 
 Adres: Fatih Sultan Mahallesi, 
                        Dumlupınar Bulvarı, 2700. Cadde, ARP Kule No: 3/30 (Kat: 15), 06790, 
                        Etimesgut/ANKARA
 
 Telefon: 
                        +90 312 430 71 71
 
  
                        Faks: 
                        +90 312 430 60 70 
 
 E-posta: info@yassikayahukuk.com
© 2022 YASSIKAYA Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.