15 Temmuz 2016.. Tarihi bir kırılma noktası…
Kara bir gün, buram buram ihanet kokan,
Krizden fırsata dönüşür mü?..Dönüşmeli !!
Yahudi atasözü; “ bir şey bir defa olmuş ise,
ikincisi olmaz, ikincisi olmuş ise üçüncüsü
mutlaka olacaktır”
Gezi ile başladı,,, 15 Temmuz ile devam ediyor….
Edecek… uyanık olmak lazım…
Ama meydanlar da panayır havası ile değil….
Yıllar önce merhum Genel Başkanım Muhsin
Yazıcıoğlu ile sohbet ediyoruz… Sohbet de bazı
divan üyeleri… bu gün partinin Genel Sekreteri
Sayın Ü.T. ile danışmanlarından ağabey dediğimiz
Sayın E.Ö. var….
Siyasetin gidişinden konuşuyoruz.. O gün için
uçuk bir tahlil yapmıştım…” Başkanım, böyle
giderse, bu öngörüsüzlük ile başkalarının sonucu
belirlediği, gündemi oluşturduğu, siyaset
yapanların sadece sonuca odaklı konuştuğu
süreçlerde siyaset tasfiye olmuştur… Türkiye de
de böyle giderse siyaseti tasfiye edecekler,
Maazallah ilk önce de sizi tavsiye ederler
deyince…
Baktı.. o birkaç saniye, aslında çok şey ifade
ediyordu… niye der gibi,,
Çünkü siz millisiniz…. Siyaset planlamasında ki
piyasa yapıcılar milli unsurları sevmez…
İşte 15 Temmuz 2016 tarihini böyle okuyorum…
okumak gerektiğine inanıyorum….
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “ kökü dışarıda
olan cemiyetleri” yasakladığını hatırlayalım…
onlarla hiçbir zaman ittifak etmediğini
unutmayalım…
Dönemi okumuş, Devletin dönüşüm kararlığı
içerisinde bulunmuş, Devlet Osmanlı Hanedanlığı
ile dönüşümün başarılı olamayacağını görmüş
olmalı ki… çekile çekile, Anadolu yu Misak-ı
Milli yi kabul etmiş,,,
Onca başarılı, komutan arasında Gazi Mustafa
Kemal öne çıkmış,,lider olmuş, Devleti
Cumhuriyet’e dönüştürmüş….
Nasıl Osmanlı dan Cumhuriyet’e evrilmiş isek, bu
gün de değişen Dünya koşullarını iyi okumalı,
yeni koşullara karşı kendi dönüşümümüzü
başarmalıyız….
Oyunu biz kurmalıyız…..
Lakin, Allah’ın “OKU” emrine haiz inancımızı
cemaat önünde temsil eden, “bizi okumuşların
şerrinden koru” diyen imama amin demekle veya 15
Temmuz 2016 tarihinde TERÖR eylemini yapanların
“karıları bize ganimet” diyen bakış açısı ile
yapmamız mümkün gözükmüyor….
Cenab-ı Hakkın “OKU” emrini sadece Kuran-ı azim
şanı Arapça okuyarak değil, kanaatimce anlayarak
da okumamız yetmez…
Dünyevi alemi büyük resmin arkasını da okumayı
başarabilmeliyiz…..
Hain akıl, istediğini almış görünüyor….
Siyasetimizle, Ordumuzla, Kurumlarımızla tasfiye
olduk sanki..,.
Duygusal aklımız sahada… bizim soğukkanlı akla
ihtiyacımız var….
Bir dönem Kahramanmaraş MHP Milletvekili olan,
birlikte çalıştığımız, Sayın Edip Özbaş “ Türk
Milleti tepeye bakar, tepeye göre kendini
şekillendirir” demişti…
Ötekileştirmeden, kucaklayarak,
Şimdi, birlik zamanı, ikiliğe geçit yok…
Ayrılık değil, kardeşlik zamanı…..
diyebilmeliyiz,
Samimi ve içten…
Bu girişimin arkasında ki şu, ,bu diye aramadan
“Tüm Devletleri” dönüştürme iradesini çekinmeden
sahaya süren gücü ve aklı tanımalı onun
tetikçilerine fırsat vermemeliyiz….
Acziyet ve yılgınlık yok…
Yeni Dünya Düzenin de Türk Devleti’ni masaya
oturtmak istemeyenlere “bizsiz bu düzenin
kurulamayacağını” göstermeliyiz…
Bu konuda, en büyük sorumluluk, siyaset
kurumunda, iktidarı ile muhalefeti ile ayrılıkçı
siyaseti ile,
Kadim Türk Devlet Geleneğine saldıran güruh
sanmayın ki ayrılıkçı, etnik ve mezhepsel
yapıları sever,..
Sadece kullanır zamanı gelince bir kenara atar….
Unutmayalım ki, Türk Devleti’nin kolları
şefkatle sarar iken başkalarının kolları sarsın
isterken kuçaklaşmaya gittiğinizi sanıp,fark
ettiğinizde iş işten geçmiştir…
Kan ve gözyaşı artık sizin yoldaşınız olmuştur..
Bu günlere tesadüf gelmedik…. Daha önce de
acizane ifade etmeye çalıştık… gelinen noktada
herkes nerede hata yaptığını düşünmeli….
Yaşananların en büyük sebeplerinden bir tanesi
bel ki de; “ muhalefetsiz bir iktidar anlayışı
ile iktidar olmak istemeyen bir muhalefet
anlayışı” değil mi?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın dik duruşu ile yanında
kimlerin olduğu gerçeği iyi tahlil edilmeli….
Sayın Başbakan’ın uzlaştırıcı ve kucaklayıcı
üslubuna destek verilmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, sergiledikleri
tavrı tabana yaymalı “doğal sınırlarımızı
koruyalım” algısını bir an önce terk ederek,
hareketine yakışır sorumluluğu almalıdır..
Zaman dövünme zamanı değil….
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın
Devlet Bahçeli'nin Vatanımıza yapılan hain
saldırı sonrası duruşu takdire şayan….
Lakin yeterli değil… Şimdi, Kadim Türk Devlet
geleneğini hatırlayarak, aldığı sorumluluğu,
Türk Milliyetçiliğini “merkez sağ” siyaset için
hazırlama sürecine hız vermelidir….
Yönetim şekline yönelik eleştirilere kulak
kabartılmalı, bu ve benzeri söylemleri,
dışarıdan verilen akıl olarak değil, samimiyet
olarak algılanması sağlanmalı….
Çıkış, tartışmasız, ötekileştirmeden,vatan,
millet, ezan,bayrak diyerek meydanlara inen
samimi Türk Milliyetçiliği duruşunun farklılığı
zenginlik görerek… şaha kalkmasındadır…..
Etnik ve mezhepsel, bölgesel siyasetin
temsilcisi durumunda ki, HDP nin süreçte ilk
andan sonra ki sessizliği “ bir yerlerden bir
söz mü aldılar? Sorusunu sordurmamalı,
bilakis,siyasi tarihte etnik ve mezhep
siyasetinin teşbihte hata olmasın ama “ poker
masasında ki üçüncü kart” olarak kullanıldığı
gerçekliği ile yüzleşilmelidir….. Bölge
insanının, Lozan öncesi ve sonrası yaşadıkları
hatırlanmalıdır….
Siyasetin dili, her ne şekilde olursa olsun,
etnik ve mezhepsel siyaset olmamalı,
farklılıklarımız zenginlik olarak kabul
edilmeli, düşmanın sadece 15 Temmuz 2016 günü
hain saldırıyı yapan anlayış olmadığı, çok daha
büyük ve güçlü olduğu gerçeği görülmelidir….
Tehlike geçmiş değildir…..
Çözüm, yeni argümanlar, yeni kavramlar, yeni
paradigmalar oluşturmaktan geçmektedir.
Bulunduğumuz bu coğrafya, Kadim Devlet
Geleneğimiz, köklerimizden aldığımız güç ile
bunu başarabiliriz…
Hele ki “ ilim ilim bilmektir, ilim kendin
bilmektir” deyişini şiar edinmiş, “İlim kapısına
talip olmadan” girilmeyeceğini bilen, girdikten
sonra Görklü Muhammed’in (S.A.V.) in yoluna can
vermeyi, şehadete inanan, “Deli ile Veli”
ayrımının mümkün olmadığı bir inanca,
Hz. Ali den gelen,Hacı Bektaş’ın yorumuna,
Yunus’un “bana seni gerek, seni” sözü ile
harmanladığımız, Hoca Ahmet Yesevi’nin ilmi
bakışına sahibiz,
Kılıç ile Kelamı, bir eline, diğer eline, kimi
zaman Zülfükar’ı kimi zaman Gürzü alan Fatih’in
Alperenleriyiz…
Aşkı,Karacaoğlan’dan, Sevdayı
Dadaloğlu’ndan,İsyanı, Pir Sultan Abdal’dan
öğrendiğimiz,kültürümüz
ile,yaratılanı,yaratandan ötürü seviyoruz…
Öyleyse, yılgınlık yok….
Birileri “Görüneni, Göremediğini,
Görülemeyenleri görmek için” KAOS yaratıyor ise…
Verilecek cevabımız…
BİZ SADECE VE SADECE CENABI HAKKI İMAN EDER ONA
KULLUK EDERİZ.
Türk yurdu, Türk Milleti huzur ve barış içinde
değilse, hiç biriniz huzur ve barış içerisinde
olamazsınız… diyebilecek akli derinliği bir an
önce kazanabilmeliyiz...
'Av. Dursun YASSIKAYA'
Adres: Fatih Sultan Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı, 2700. Cadde, ARP Kule No: 3/30 (Kat: 15), 06790, Etimesgut/ANKARA
Telefon: +90 312 430 71 71
Faks: +90 312 430 60 70
E-posta: info@yassikayahukuk.com
© 2022 YASSIKAYA Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.