6325 Sayılı
Arabuluculuk Kanunu ile hayatımıza giren
arabuluculuğun toplumsal bir ihtiyaç mı yoksa
kanuni bir zorunluluk mu olduğu, henüz
karşılığını bulamamıştır.
Kanun; yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil
olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe
tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden
doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının
çözümlenmesinde uygulanır” şeklinde arabuluculuk
kurumunu tanımlamıştır.
Ülkemizde yeni olan her şeye karşı durmak adeta
genlerimize işlemiş durumda. Arabuluculuk ile
nasıl bir fırsat yakalandığı maalesef çok fazla
üzerinde durulmayan hatta nerede ise hiç
düşünülmeyen bir konu.
AB sürecinde niyet mektupları ile taahhüt edilen
Dostane Çözüm Yöntemlerinin hukuk sistemimizde
bir zaruretten öte ihtiyaç olduğunu evvelemirde
tartışmak gerek.
Dünya ekonomisi incelendiğinde Türkiye
Cumhuriyeti ekonomisinin yarattığı değer Dünya
Ekonomisin yaklaşık %1’i düzeyinde. 2021
Verilerine göre bu durum korunmuş her ne kadar
farkına varmasak da çok ciddi bir rakam.
Dünya da yaşanan son gelişmeler, Global
Ekonominin yeni siyasi ve ekonomik sıklet
merkezinin TÜRKİSTAN Coğrafyası olduğunu
göstermekte. Coğrafya incelendiğinde,
halihazırda yaşanan Rusya-Ukrayna geriliminin
yaratacağı etkilerde dikkate alındığında, Kuzey
Kutbundan başlayan Boğazlardan geçerek Güney
Kutbuna inen hayali bir hat belirlendiğinde
Dünya’nın oluşan yeni Doğu-Batı Blok yapısında
her iki bloğu birbiri ile bağlayabilecek tek
ülkenin Türkiye olduğu görülecektir.
Ülkemizin yaptığı altyapı çalışmaları BRİCA-Yeni
İpek Yolu, ülkemizden geçen enerji nakil
hatları, yapımı devam eden raylı ulaşım
sistemleri, Azerbaycan-Ermenistan çekişmeleri
sürece Türkiye’nin müdahil olması vb yaşananlar
çerçevesinde ülkemizin bu eksen üzerinde KÖPRÜ
olduğu düşünülmelidir.
Yine bu gelişmeler ışığında, Türkistan
Coğrafyası’nın yeni ekonomik ve güç dengesi
olması ülkemiz açısından bir başka fırsatı
beraberinde getirmektedir. Hayal kuracak olsak,
sırtımızı İstanbul Dikili Taşa önümüzü Kabe’ye
dönsek, (İstanbul zaman dilimi) kollarımızı
açtığımızda üç farklı coğrafya ile karşılaşırız.
Geçmiş bağlarımız, ata yurdumuz Türkistan
Coğrafyası,
Bereketli Hilal (Ortadoğu) İnanç coğrafyamız,
Siyasi Etki alanımız, Sahra Üstü Afrika olarak
üç farklı etki alanımız oluşmuş durumda.
Son iki yüz elli yıldır kendi içimizde
parçalanmışlığımız, sürekli olarak birbirimizi
ötekileştirdiğimiz ve etiketlediğimiz kendi
enerjimizi birbirimizi ayrıştırmak için
kullandığımızı düşünür isek, arabuluculuk
kurumunun, ilişkileri onaran, geleceği dönük
işbirliğini önceleyen, çatışmanın taraflarının
aynı masa etrafında müzakere edebileceği uzlaşı
kültürünün toplumsal barışı getireceği,
toplumsal güvenin Dünya ortalamasında %5-%10
aralığında olduğu, vb. düşünüldüğünde, müthiş
bir fırsat yakaladığımız düşünülmeli.
Etnik, mezhep, ideolojik ve siyasi çatışmaların
bizleri özgür birey olmaktan öte her geçen gün
kendi içine kapanan, adeta ruhunu ve aklını
köleleştiren olumsuz etkilerden kurtulmak için
bir fırsat.. Bu fırsat ki, Fukuyama’nın tespit
ettiği “toplumsal güveni sağlayamayan
milletlerin ekonomik ve bilimsel gelişmeyi
sağlayamayacağı” tespitinin bizi tarif ettiği
gerçeğini ortadan kaldırmak için bir fırsat..
Bizim gibi, ara mamül dışında kısıtlı üretim
imkanlarını, sıcak para ile ekonomik gelişimini
sağlamaya çalışan ülkemizde, yargıya olan Güven
başlı başına bir sorun.. Para Ekonomisinin,
ticaretin en az maliyet, en kısa zaman, en
yüksek verim esaslı çalıştığı gerçeği
karşısında, geleneksel itilaf çözüm
yöntemlerinin yabancı paranın sorunlarını
çözemeyeceği bir vaka..
Tüm bunlara karşılık, kamu otoritesinin ticari
uyuşmazlıkların Arabuluculuk sürecinde
çözülememesi halinde, tarafların kabul etmesi
ile tahkime gitmesinin önünü açan MED-ARP
projesini hayata geçirmesi, ülkemizin Singapur
Konvensiyonu’na taraf olması ve yıl içinde
yürürlüğe girmesi, Singapur Konvensiyonu
çerçevesinde yabancılık unsuru taşıyan ticari
uyuşmazlıkların arabuluculuk siciline kayıtlı
arabulucular tarafından yürütülen ve anlaşılan
anlaşma tutanaklarının karşılıklılık ilkesi
gereğince uyuşmazlığa taraf tacirin ülkesinde
tanıma ve tenfize ihtiyaç duymadan infaz
edilebilecek olması bir başka fırsat.
Öyle ise, hukukçuların elinde olan ve Adalet
Bakanlığımızın kırmızı çizgisi olan güzide
kurumun elimizden gitmemesi için bizler ne kadar
sürece hazırız.
'Av. Dursun YASSIKAYA'
Adres: Fatih Sultan Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı, 2700. Cadde, ARP Kule No: 3/30 (Kat: 15), 06790, Etimesgut/ANKARA
Telefon: +90 312 430 71 71
Faks: +90 312 430 60 70
E-posta: info@yassikayahukuk.com
© 2022 YASSIKAYA Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.